vVAYhn. WOULD RATHER/WOULD SOONER "Would rather" ve "would sooner"dan sonra gelen fiil yalındır. "Sir şeyi bir şeye tercih ederim" demek için ise arada "than" kullanılır. "Would rather" ve "would sooner" aynı anlama gelir, ancak "would rather" daha çok kullanılır. I would rather read something than watch TV. Eğer iki taraftaki fiil aynı ise, fiili sadece birinci tarafta kullanmak yeterlidir. I'd rather/sooner drink coffee than drink tea. Çay içmektense/çay içmek yerine, kahve içmeyi tercih ederim. İki tarafta kullanılan preposition aynı ise, preposition'ı sadece birinci tarafta kullanmamız yeterlidir. She'd rather go to the theatre than go to the cinema. "Would rather be doing" içinde bulunduğumuz anda yapmakta olduğumuz işten hoşnut olmadığımızı ifade eder ve "Bunu yapıyor olmak yerine başka bir şey yapıyor olmayı tercih ederdim." anlamını verir. I'd rather be walking by the seaside than be studying here now. Şimdi burada ders çalışıyor olmak yerine sahilde yürüyor olmayı tercih ederdim. But I'm studying now. They'd rather be living in the country than be living in Istanbul. But they are living in Istanbul. You'd rather be listening to music now than be listening to the lesson. "Would rather have done" ve "would sooner have done" geçmişte yapmayı tercih ettiğimiz ama yapamadığımız eylemleri ifade eder. I'd rather have stayed home than have gone to the cinema last night. But I went to the cinema. Dün akşam sinemaya gitmek yerine evde kalmayı tercih ederdim. He studied law, because his parents wanted him to, but he'd rather have studied engineering. I'd rather have gone to bed early last night, but I couldn't, because some guests arrived just as I was getting ready to go to bed. Olumsuz cümlelerde, olumsuzluk eki "not", "rather" ve "sooner"dan sonra gelir, I'd rather not tell him the news. It's really depressing. Present Haberi ona söylememeyi tercih ederim. I'd rather not be studying right now, but I am. Present Progressive I'd rather not have invited her to my party. She caused us a lot of trouble by drinking too much. But invited her. Past Eğer, "would rather /sooner" ın öznesiyle, eylemi yapacak olan kişi farklıysa, "would rather + subject + past tense" kalıbı kullanılır. Cümlede Past Tense kullanılmasına rağmen, anlam present ya da future'dur. She wants to be a nurse, but I'd rather she became a teacher. They want to travel by train, but I'd rather they travelled by car. I want to attend a university abroad, but my parents would rather I studied in Turkey. Ben üniversiteyi yurt dısında okumak istiyorum ama, ailem benim Tiirkiye'de okumamı tercih ediyor. — Would you mind if I smoked here? — Well, I'd rather you didn't. I'd rather you didn't smoke. — She always asks me too many questions. I'd rather she didn't ask me so many questions. Bir bankasının geçmişte yapmasını tercih ettiğimiz ama gerçekleşmemiş eylemleri "would rather + subject + Past Perfect" ile ifade ederiz. I'd rather she had gone to Ankara by train, but she went by bus. Trenle gitmiş olmasını tercih ederdim, ama ........ I'd rather they hadn't invited me to their wedding. Now I have to go. But they invited me. Düğünlerine beni çağırmamış olmalarını tercih ederdim.
Fransızca Grammer Fransızca'da Bağlaçlar,Conjoctions en Français Fransızca'daki basit bağlaçları aşağıdaki Fransızca-İngilizce-Türkçe karşışlaştırmalarla açıklamaya bağlaç türlerinide en alttaki yönergelere göre bulabilirsiniz. Et-Ve Bağlacı J'aime les pommes et les oranges. I like apples and oranges. Ben elmaları ve portakalları severim. Mais-Ama,Fakat Bağlacı Je veux le faire, mais je n'ai pas d'argent I want to do it, but I don't have any money. Ben onu yapmayı istiyorum,fakat hiç param yok. Que-Türkçede Fiilerden sonra gelen nı,nü,nu,mı,mi,mu 'nun görevindedir. J'ai dit que j'aime les pommes I said that I like apples. Ben elmaları sevdiğimi söyledim. Pour que-Bu Yüzden Il travaille pour que vous puissiez manger. He works so that you can eat. O çalışıyor bu yüzden sen yiyebilirsin. Puis-Daha Sonra Bağlacı Fais tes devoirs, puis lave la vaisselle. Do your homework, then wash the dishes. Ödevlerini yap,daha sonra bulaşıkları yıka. FRANSIZCA'DA YER YÖN TARİFLERİ FRANSIZCA'DA İKİSİDE,BİRİ,HİÇBİRİ BAĞLAÇLARI FRANSIZCA'DA EĞER BAĞLACI FRANSIZCA'DA ZAMAN BAĞLAÇLARI Fransızca Zaman Bağlaçları-Conjonctions de Temps,Conjunctions of Time in French Fransızca'daki zaman bağlaçları kullanım bakımından İngilizce ile neredeyse sık kullanılan bağlaçları ingilizce-fransızca-türkçe şeklinde karşılaştırarak anlamlarını verdik,aşağıdaki örneklerle daha açıklayıcı hale gelecektir. FRANÇAİS ENGLİSH TÜRKÇE après que after sonra avant que before önce dès que as soon as yapar yapmaz en attendant que Until -e kadar jusqu'à ce que until -e kadar pendant que while - iken sitôt que as soon as yapar yapmaz Pendant que vous jouer au football, je fais mes devoirs ! While you are playing football,I am doing my homework ! Sen futbol oynarken,ben ödev yapıyorum ! Jusqu'à ce que vous êtes venu, je faisais mes devoirs Until you came,I did my homework. Sen gelene kadar,ben ödevimi yaptım. Dès que mon père est venu chez moi, je l'ai vu. As soon as my father came home,I saw him. Babam eve gelir gelmez,onu gördüm. Avant que je joue au football, je pris le petit déjeuner. Before ı played football,I had breakfast. Top oynamadan önce ,kahvaltı yaptım. Après je suis allé à l'école, l'enseignant est venu en classe After ı went to school,the teacher came to class Ben okula gittikten sonra ,öğretmen sınıfa geldi. Fransızca GrammerFransızca'da 'Eğer' Bağlacı,Français Conjonctions,if in French Fransızca'daki EĞER bağlacı İngilizce'yle aynı kolay anlaşılabilmesi için neredeyse her anlatımımızda olduğu gibi İngilizce-Türkçe-Fransızca üçgeniyle anlatmaya çalışacağız. Si je suis libre, je t'amènerai à l'aéroport. If I'm free, I'll take you to the airport. Eğer müsait olursam,Seni havaalanında götüreceğim. Si vous voulez venir, vous pouvez venir If you want to come,You can come Eğer gelmek istersen,gelebilirsin. Si vous n'avez pas fait vos devoirs, vous ne pouvait pas sortir. If you didn't do your homework,you could not go out. Eğer sen ödevlerini yapmasaydın,dışarı çıkamazdın. Fransızca'da De-Da,Birliktelik,Olumsuzluk BağlaçlarıEt ..Et ,Ou..Ou,Soit..Soit Conjoctions Fransızca'da ikiside anlamı veren,hiç biri,biri gibi anlamları karşılayacak şekilde olan bağlaçlar ; Et .. Et , Ou .. Ou ,Soit ... Soit , Ni ... Ni ' bağlaçlar İngilizce'deki Both,Either,Neither bu bağlaçları Türkçe-İngilizce-Fransızca'daki kullanımlarını karşılaştıra karşılatıra göstereceğiz . Sıralama Fransızca İngilizce Türkçe şeklindedir. ET..ET - İki Olumlu Nesneyi Bağlarken Je connais et Dursun-Temel et son frère. I know both Dursun-Temel and his brother. Dursun'un ve Temel'in onun kardeşi olduğnu biliyorum. Ou..Ou.. - İki Seçenekten Biri Anlamı Vermek İçin Tu peux ou regarder la télé ou jouer au foot. You can either watch TV or play soccer. Sen Tv izleyebilirsin veya futbol oynayabilirsin. Ne .. Ni .. Ni .. - Hiçbiri Anlamı Vermek İçin Il ne mange ni la viande ni les légumes. He eats neither meat nor vegetables. O ne et ne sebze yer. Veya O etde yemez sebzede yemez. Fransızca Yer Yön Tarifi Bağlaçları - French Coordinating ConjunctionsCoordination en Français Fransızcadaki yer,yön tarif ederken kullandığımız bağlaçları Fransızca-İngilizce-Türkçe karşılaştırmalarıyla anlamlarıyla beraber aşağıdaki tabloda göstermeye çalıştık. ensuite next Yanında et and Ve mais but Fakat ou or veya ou bien or else yoksa puis then daha sonra a gauche de to left sağa a droit de to right sola tournez turn dönmek allez go git tout droit directly düz git jusqu until -e kadar Ex Veux-tu aller en Trabzon ou en Rize ? Do you want to go to Trabzon or Rize ? Trabzon'a mı gitmek istersin yoksa Rize'ye mi ? Fransızca Grammer Fransızca'da Article'ler - Articles en Français Fransızca'da isimlerin önüne gelen ''tanımlıklardır'' article' açıklayıcı olmak gerekirse,karşılığı olması bakımından İngilizce'deli ''the'' gibi aynı değil,fakat ikisininden bir kelime anlamı yoktur,yani bir ''le ,la'' 'nın kelime anlamı olmadığı gibi ''the'' 'nında bir kelime anlamı ismin önüne kendine ait bir tanımlık bu tanımlaklar geldiği ismin çoğul-tekil-genel gibi durumlarına göre fransızcada çeşitlerine göre 3 grupta inceleyebiliriz. 1 Article Defini 2 Article Endefini 3 Article Partitive ,Contractés Fransızca Article Tablosu Definite Indefinite Partitive Contractes masculin tekilleundu feminin tekillaunede la Bir Ünlünün Karşısında l'un/unede l' Çoğullesdesdes Yararlı Article Defini , Article Endefi'yi Ayırt Etmek Fransızca Grammer Article Contracte,Article Partitive Articles contractés Fransızca'daki edatlardan olan ''à'' ingilizce'deki ''to'' ile article definiler article defini bakınız yan yana geldiği zaman farklı şekilde yazarız. à + le yan yana gelirse = au olur. à + les yan yana gelirse = aux olur. de + le yan yana gelirse = du olur. de + les yan yana gelirse = des olur. Fransızca Grammer Articles indéfini - Article indefini Un,Une,Des Fransızca'daki tekil article indefini'ler une,une,des ,Türkçe'deki "bir" ve İngilizce'deki ''a'', ''an'',''one'' ile aynı olan article indefini des ise Türkçe'deki bazı ve İngilizce'deki ''some'' ile aynı anlamda diye İndefini'nin yukarıdaki açıklamalarda belirttiğimiz gibi 3 çeşidi vardır. Un masculin tekil Article Definide Karşılığı Le Une feminin tekil Article Definide Karşılığı La Des masc. veya fem. çoğul Article Definide Karşılığı Les Fransızca Grammer Fransızca Article Defini - Article Defini En Français Fransızca'daki article defini'ler ingilizce'deki ''the'' ile aynı güzelim Türkçemiz'de mantıklı olarak bir tanımı,bir anlamı yoktur .Dillerine niçin koymuşlar bilinmez,bu karşılıksızlığı bakımından ingilzce'deki Present Perfect Tense'e benzer ,o zamanında güzelim Türkçemiz'de bir karşılığı çoğumuz lise'ye geldiğimizde öyle bir zaman kavramıyla karşılaşırız o yüzden Fransızca ve İngilizce'yi öğrenirken her konu için ,Türkçe'de bu neye karşılık gelir diye konumuza gelelim,Fransızca'da article defini'ler 4 geldikleri isimler ve niteledikler miktara göre kelimler 2 gruba ayrılır MASCULİN ve le okunuşu lö fransızcadaki masculin eril-erkek kelimlere gelirken,la okunuşu la feminin dişi kelimelerin önüne gelir. Bu le,la önüne geldikleri kelime çoğul olduğu zaman dişi , erkek farketmez LES okunuşu le bir kelime sesli harfle başlıyorsa - l' - alır örnek l'ordinator.Yani gruplandırırsak ; le masculin tekil l' sesli harfle başlayan tüm tekiller la feminin tekil les masculin ,feminin çoğul Fransızca Grammer Adverbe Zarflar - Adverbes en Français Zarf ; bir fiili,sıfatı niteleyen değişmez sabit bir ''ne zaman,nasıl,nerede,ne sıklıkla veya be derecede '' gibi soruların ki Türkçe'de zarflar bazen '' ca-ce '' eki alıyorsa,nasıl ki İngilizce'de çok sıklıkla ''ly'' alıyorsa örn slowly Fransızca'da da sıklıkla -ment eki alır. Fransız Alfabesi,Alphabet Français Fransız alfabesi ingilizce alfabesi gibi 26 harfe a,e gibi harfler üzerlerine aksanlarına göre işaretler alabilirler. A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W X Y Z Article Defini,Article Endefini Fransızca’da isimlerin önüne gelen ve ismin cinsiyeti eril,dişil sayısı tekil,çoğul belirten sözcüklere tanımlıkarticle denir. Tanımlıklar belirli ve belirsiz tanımlık olarak ikiye ayrılır. Eril masculin le belirli article un belirsiz article alır. Dişil feminin la belirli article une belirsiz article alır. Belirli Tanımlık le, la ve les ismin belirttiği varlığın bilindiğini gösterir. Çogul durumda gerek dişil veya eril olsun her iki durumda da les’ kullanılır. İsmin ilk harfi sesli yada sessiz olan h’ harfi varsa l’ diye yazılır. Örnek le art sanat = l’art diye yazılır çogul hali l’arts Belirsiz Tanımlık un , une des ismin belirtiği varlık bilinmediğini gösterir. Çogul durumda gerek dişil veya eril olsun her iki durumda da des’ kullanılır.
ÜNİTE 1 SIMPLE PRESENT AND PRESENT OF BE Basit Geniş Zaman * Geniş zamanı sürekli olarak yaptığımız alışkanlıklarımızı anlatırken kullanılırız. Geniş zaman kullanıyorsanız, sürekli yaptığınız ve halen yapmaya devam ettiğiniz şeylerden bahsediyorsunuzdur. FORMÜLÜ ÖzneSubject+ Verb 1 + Tümleç/Nesne.... HE/SHE/IT Does I/YOU/WE/THEY/YOU Do + I really love this book Bu kitabı gerçekten severim. + She/He/It loves this book O bu kitabı sever. - They don't love this book. Onlar bu kitabı sevmez. - She/He/It doesn't love this book O bu kitabı sevmez. ? Do we love this book? Biz bu kitabı seviyor muyuz? ? Does she/he/it love this book? O bu kitabı seviyor mu? NOTICE Dikkat edilirse eğer he/she/it + cümlelerinde fiiline yani verb'e "s" takısı getirdik. Gerisinde s takısı gelmez. Olumsuz cümle ya da soru cümlesi kurarken de öznelere göre DO¬DOES getiririz. DOES gelen he/she/it 'de fiile "s" takısı gelmez, çünkü "does" kullanıyoruz zaten. O "s" does'ın "s"'i. Smile TOO ve EITHER Konuşmalarda, karşınızdaki ile aynı durumda durumda olduğunuzu belirtmek için "too" ya da "either" kelimelerine kullanırız. ÖRNEKLER * I'm allergic to cats kedilere alerjim var. I am too * I'm not an animal lover. Hayvan sever değilim I'm not either * I watch pro football. Profosyonel futbol izliyorum I do too/She does too * I don't watch much TV. Çok televizyon izlemiyorum I don't either. /She doesn't either. *I can shop for hours!saatlerce alışveriş yapabilirim I can too *I can't afford anything new. Yeni hiçbir şeye zaman ayıramıyorum. I can't either NOTICEDİPÇE/NOT Örneklere baktığımızda dikkatinizi çekecek şey; cümlenin zamanına göre aynı durum içinde bulunduğunuz şeyi o zamana göre cevapladığımızdır. Yani, şimdiki zamanda kurulan bir cümleye katıldığımızda AM TOO ya da AM NOT EITHER; geniş zamanlı bir cümlede DO/DOES TOO ya da DON'T/DOESN'T EITHER şeklinde cevap verilir. CAN cümlelerinde ise CAN TOO/CAN'T EITHER şeklinde. Aslında hepsine "me too, she too, me either, she neither şeklinde cevap verebiliriz, aynı manaya gelir ve karşı taraf anlar ama konuşma düzeninde bu şekilde cevap vermek dil bilgisi açısından daha doğru olandır. NOTICE İkinci dikkat çekilecek nokta ise OLUMSUZ bir CÜMLEYE katıldığımızda "too" yerine "EITHER" kullandığımızdır. Olumlu bir cümleye either diye cevap veremezsiniz. NOTICE EITHER yerine NEITHER da kullanabilirsiniz, aynı manada. Ama me either, me neither dan daha çok tercih edilmekte, kullanılmaktadır. ÜNİTE 2 • “Gerund Konu Anlatımı” Ve ” Infinitive Konu Anlatımı “ İngilizce de “iki fiil yanyana geldiğinde“ ya arasına “to” konur ya da 2. fiile “-ing“ takısı eklenir. Eğer ki iki fiil arasında TO varsa buna “infinitive”, Ya da ikinci fiilinn sonuna -ing ekleniyorsa buna da ”gerund” diye adlandırırız. Öncelikle “Gerund Konusunu“ daha sonra da “Infinitive konusunu“ açıklayalım . Sonra örneklerle konuyu pekiştirelim. Gerund’ un Kullanımı Use of the Gerund Gerund fiilin sonuna ing eklenmesiyle oluşuyor demiştik. Burda ing ekini alan fiil İSİMLEŞMİŞ FİİL , Türkçe de fiilimsi dediğimiz yapı anlamına gelmektedir. I like running in the morning. Sabahları koşmayı severim. He likes listening to classical music. O klasik müzik dinlemeyi sever. She doesn’t enjoy dancing. O dans etmeyi sevmez. Tabi ki her -ing ekini alan fiil, isim olmak zorunda değildir. I saw a running boy yesterday. Dün koşan bir çocuk gördüm. Yukarda ki cümle de running ismi nitelendirmek için sıfat manasında kullanılmıştır. Aşağıda ki fiillerden sonra gelen fiiller Gerund eki alırlar. Burda çoğunlukla kullanılan fiileri ele aldık. Lose Kaybetmek Like Beğenmek Dislike Beğenmemek Enjoy Hoşlanmak Avoid Sakınmak , Kaçınmak Hate Nefret Etmek Finish Bitirmek Miss Özlemek, Kaçırmak Look forward to Dört gözle beklemek Begin başlamak Stop Durmak Continue Devam etmek Start Başlamak Try Denemek Deny İnkar etmek Admit Kabul etmek Postpone Ertelemek Anticipate Ummak Imagine Hayal Etmek Mention bahsetmek Propose Önermek Suggest Önermek Bu fiillerden sonra gelenler genellikle gerundlu kullanılmaktadır. Örnekler He admitted breaking the glass. O bardağı kırdığını kabul etti. I miss living in Kayseri. Kayseri de Yaşamayı özlüyorum. I hate watching tv. Televizyon izlemekten nefret ederim. He remembers going to the cinema with her. O , onla sinemaya gideceğini hatırladı. I suggested going to the sea. Denize Gitmeyi önerdim. They postponed going on holiday this summer. Onlar bu yaz tatile gitmeyi ertelediler. I tried wearing jeans. Kot pantolon giyinmeyi denedim. o Gerund cümlede özne olarak kullanılabilir. Swimming in this river is impossible. Bu nehirde yüzmek imkansızdır. Playing tennis is my favourite sport. Tenis oynama benim favori sporumdur. Studying lesson is boring than watching tv. Ders çalışmak, Televizyon izlemekten sıkıcıdır. o Gerund cümlede edatlardan, sonra kullanılabilir. They didn’t tell me about going on holiday. Onlar bana tatile gidecekleri hakkında bişey sölemediler. After running two hours, I felt tired. İki saat koşmadan sonra kendimi yorgun hissettim. Instead of sleeping, You must study your exams. Uyumak yerine, Sınavlarına çalışmalısın. I’m good at swimming. Yüzmede iyiyimdir. I look forward to hearing from you. Senden haber almayı dört gözle bekliyorum. I’m good at persuading. İkna etmede iyiyimdir. o Gerund cümlede sıfat olarak kullanılabilir. I saw a running boy yesterday. Dün koşan bir çocuk gördüm. I saw a speaking bird. Konuşan kuş gördüm. Infinitive Kullanımı Use Of The Infinitive Bu konuda ise infinitive konusunu anlatacağız. Burda ki anlam ise genel de “-mak için -mek için” manalarına gelmektedir. Mesela ” I took a credit to buy a new car. Yeni bir araba satın almak için kredi çektim.” Bu cümlede to buy yapısı infinitive dir. Örneklerle daha iyi anlaşılacaktır. I have determined to sell my house in Ankara and move to Kaş. Ankara'daki evimi satıp Kaş'a taşınmaya karar verdim. It appears too impossible to reach an agreement. Bir anlaşmaya ulaşmak imkansız gibi görünüyor. I managed to pass the exam. Geçme sınavını ben yönettim. He wants to speak to the history teacher. Tarih öğretmeniyle konuşmayı istiyor. He wants you to speak to the history teacher. Tarih öğretmeniyle konuşmanı istiyor. She would like to share the room with you. Odayı senle paylaşmak istiyor. She would like you to share the room with her. Odayı onunla paylaşmanı istiyor. Kendilerinden sonra To infinitive yapısını alan fiileri inceleyelim. Seem Görünmek Want İstemek Offer Teklif etmek Decide Karar vermek Hope Ummak Afford Gücü Yetmek Promise Söz vermek Plan Plan yapmak Continue Devam etmek Arrange Düzenlemek Agree Katılmak Learn Öğrenmek Teach Öğretmek Ask Sormak Refuse Reddetmek Appear Gözükmek, Görünmek Happen Meydana gelmek Repair Tamir Etmek Wait Beklemek Determine Belirlemek, Tayin etmek, Tespit etmek Persuade İkna Etmek Oblige Zorlamak Stop Durmak, Bırakmak Start Başlamak Genel itibariyle bu fiillerden sonra to infinitive yapısıyla diğer fiil devam ettirilir. Örnekler; He fought to save his homeland. Anavatanını korumak için savaştı. We are trying to save on electricity. Elektrikten tasarruf etmeye çalışıyoruz. He adviced me to save money. O bana parayı tasarruflu kullanmamı tavsiye etti. She told me to prepare the breakfast. Bana kahvaltıyı hazırlamamı söyledi. They persuaded him to go swimming. Onlar onu yüzmeye gitmeye ikna ettiler. I obliged him to resign. Onu istifa etmesi için zorladım I am going to the supermarket to buy some foods. Biraz yiyecek almak için markete gidiyorum. I have already decided what to do. Ne yapacağıma çoktan karar verdim. She learnt to drive a car. O araba sürmeyi öğrendi. o Bazı fiiller Hem gerund hem de infinitive alabilirler. Mesela; Stop, Start, Remember, try, forget, begin, continue, finish, prefer gibi... Why did you like watching tv? Niçin televizyon izlemeyi severdin? Would you like to eat dessert ? Tatlı yemek İster misin? I won’t be able to stop smoking. Sigara içmeyi bırakamayacağım. Bırakmak, kesmek manasında olduğunda gerund We stopped to eat something there. Bişeyler yemek için orada durduk. Durmak manasında ise infinitive li. Karışık Cümleler It was kind of you to invite me to your house. Beni evinize davet etmeniz kibarlığınızdı. It is foolish of her to accept his offer. Onun teklifini kabul etmek, onun aptallığıdır. It was careless of her to break the glasses. Bardakları kırması onun dikkatsizliği idi. I was the fisrst to win the race. Yarışı ilk kazanan bendim. He is the cleverest person to solve this problem. O bu problemi çözecek en zeki kişidir. Anna is too angry to talk to today. Anna bugün kendiyle konuşulmayacak kadar sinirlidir. He stopped smoking. Sigara içmeyi bitirdi. PREPOSİTİONedat + Verb + Ing’ lı gerund ve inf. I'm good AT DRAWING people I'm not interested IN SKIING Yani edat barındıran bir cümle kurduğumuzda ING takısı ile kullanılır. NOTICE Fiilimsi kelimeler her zaman Asıl fiiller ise ÖZNEYE en yakın olanlardır. Yani ilk fiiller. NOTICE Konuşmalarda aöf kitabınızda kullanılan like,hate,love fiillerinde TO VERB, VERB+ING'den daha çok kullanılır. Object pronounsNESNE ZAMİRLERİ benim,onun,bizlerin[her,his,them,us...vs.]; everybody, nobody I=me, You=you, He=Him, She=Her, we=us, they=them" I'm a singer. That's ME on the CD. BEN şarkıcıyım. Cd'deki BENİM. You're a musician? I'd like to hear YOU.SEN müzisyen misin? SENİ dinlemek isterim. She's pretty good. I like HER.O çok iyi. ONU seviyorum. He's not a good singer. I don't like HIM.O iyi bir şarkıcı değil. ONU sevmiyorum. It's nice song. I like IT.O güzel şarkı. ONU severim. ı We play in a band. Come listen to US.BİZ bandoda çalıyoruz. BİZİ dinlemeye gel. They're local guys. Do you like THEM?ONLAR yerel. ONLARI seviyor musun? Everybody/Everyone Herkes Nobody/No one Kimse ÖRNEK Everybody/Everyone is talking too much. Herkes çok fazla konuşuyor. Nobody/No one is talking. Kimse konuşmuyor. NOTICE Konuşmalarda Everybody ve Nobody diğerlerinden daha fazla kullanılır. Bunlar her zaman O şahiz zamiri olarak kabul görür, bu yüzden zamanlarda O şahıs zamirine ait ekleri getirmen gerek. Örneğin geniş zaman da EVERYBODY TALKS TOO MUCH gibi AÇIKLAMA Şimdi, ilk önce Object pronouns konusunu açıklamaya çalışayım. Nesne zamirleri yani. Türkçe olarak; "Şarkı çok güzel" diye bir cümle kurduğumuzda ve şarkı ile ilgili konuşmaya devam ettiğimizde, burada özne olan ŞARKI'yı tekrar etmeye gerek duymayız. Onun yerine "BU" zamirini kullanırız. Öyle değil mi? "Bunu yazan çok duyguluymuş. " diyebiliyoruz; yerine "Şarkıyı yazan..." demeye gerek duymadan. İşte İngilizcede de böyle bir kural söz konusu. Elbette bizde "bu,bizi,şunlar..vb." iken ingilizcede nesne zamirleri "me, you, it, us, her,him, them" şeklinde gidiyor." I=me, You=you, He=Him, She=Her, we=us, they=them" şeklindedir. Everybody ve everyone ise orada yazdığı gibi, ek bir şeyi yok. Şöyle bir ek bilgi vereyim sadece. Bunlar her zaman O şahiz zamiri olarak kabul görür, bu yüzden zamanla rda O şahıs zamirine ait ekleri getirmen gerek. Örneğin geniş zaman da EVERYBODY TALKS TOO MUCH gibi. ÜNİTE 3 • Ünite 1'de GENİŞ ZAMAN'ı anlatmıştık, bu yüzden burada tekrar değinmeyeceğiz. Ama burada geniş zaman ile ilgili zaman bildirimlerini yazacağım. Bunlar varsa bir cümle de bilin ki o cümle GENİŞ ZAMANdır. Often Sık sık Very Often Çok sık Hardly Ever Hemen hemen hiç Usually Genellikle/Çoğunlukla Sometimes Bazen ŞİMDİKİ ZAMAN Şimdiki zaman, adı üzerinde, şu an yapmakta olduğumuz şeyler için kullanırız. Geniş zamandan farklı olarak AM-ARE-IS kullanır, VERB yani FİİLİN sonuna ING takısı getiririz. “AM” I şahıs zamiri için iken; IS tekil, ARE çoğul şahıs zamirleri için kullanılır, her zaman, unutmayın. FORMÜLÜ ÖZNE- AM/ARE/İS- VERB+ING- NESNE... + I'm doing karate. Karete yapıyorum - She is not doing karate O karate yapmıyor. ? Is she trying to lose weight? O kilo vermeye çalışıyor mu? Joining clauses with "if” and "when" WHEN "Şu şu olduğu zaman ne yaparsın?" tarzından veya "Şu olduğu zaman şunu yaparım" tarzında cümle kurarken kullanırız. KISACASI -DIĞI; - DIĞINDA zaman manası verir WHEN. * What do you take WHEN you have a cold? Soğuk aldığında/ zaman ne alırsın? I don't take anything WHEN I have a cold. Soğuk aldığım zaman hiçbir şey almıyorum. IF Bunlar şartlı cümlelerdir. "EĞER bu olursa, bunu alırsan ne yaparsın, ne olur?" gibi cümleler kurmak için kullanılır. *What do you do IF you get a really bad cold? Eğer gerçekten kötü soğuk alırsan ne yaparsın? I drink hot vinegar with honey IF I get a really bad cold. Eğer gerçekten kötü soğuk alırsam sıcak sirke içerim. NOTICE IF’li olan cümleyi arzu ettiğiniz takdirde 1. Ya da olarak yerini değiştirebilirsiniz ama unutmayın yerin değişen şey TÜM CÜMLE olacak, sadece IF takısı değil. Örneğin; 1. I drink hot vinegar with honey, IF I get a really bad cold. 2. IF I get a really bad cold, I drink hot vinegar with honey. ÜNİTE 4 FUTURE WITH "GOING TO" ; INDIRECT OBJECTS *Gelecek zaman ile ilgili cümle kurarken 2 yardımcı fiil kullanırız. "going to" ve "will". "WILL" genelde konuşma anında "yapacağınız" şeyleri anlatırken ve gelecekle ilgili yapacağınızı söylediğiniz ama yapma olasılığınız %50 yani; kesin olmadığındaolabilir de olmayabilirde kullanırız. Fakat, GOING TO ise %100 kesin yapacağınız şeylerde kullanılır. Bu ünitede bunu göreceğiz. FORMÜL özne+ am/are/is+ going to+ verb 1+ nesne... ÖRNEKLER * I'm going to buy something special Özel birşey alacağım. *You're going to get a present. Hediye alacaksın. *What are you going to do for your birthday? Doğum günün de ne yapacaksın? *Are you going to have a party? Bir parti yapacak mısın? INDIRECT OBJECTS Dolaylı nesneler I'm going to buy my mother something special Anneme özel bir şeyler alacağım. Alica is not going to give Dave anything Alica, Dave'e hiçbir şey vermeyecek. INDIRECT OBJECT PRONOUNS Dolaylı nesne zamirleri me, you, him, her, us, them I'm going to buy HER something special. Ona özel birşey alacağım. Alicia is not going to give HIM anything. AÇIKLAMA Dolaylı nesne ve dolaylı nesne zamirleri ise; Yani kişi zamirleri;insan yerini tutan zamirler Sana,bana,ona,bize,ben gibi. Bunun İngilizcesi de me, you, him, her, us, them dir. I/me, you/you, she/her, he/his, we/us, tyeh/them. bana,ona, bize,onlara şeklinde çeviriyoruz. I'm going to buy HER something special. anneme demiyorum da ONA diyorum bu cümlede. ÜNİTE 5 GEÇMİŞ ZAMAN SIMPLE PAST; be born lu cümleler. • FORMÜL Özne+ BE past + nesne... - I was born in İçel İçel'de doğdum. - You weren't born in İçel Sen İçel'de doğmadın. -Did she move here last year? O son sene buraya mı taşındı? Yes, she did. She MOVED in May. Evet, taşındı. O mayıs ayında taşındı. -We lived there until I was six 6 yaşıma kadar orada yaşadık. Bu ünitenin geri kalanı past time ile kelime ağırlıklı konular. Smile AÇIKLAMA Şimdi Geçmiş zaman cümlelerini biliyoruz. Özne+ Verb 2+ Nesne şeklinde gider. Yani I went to Ankara. Gibi. Ama eğer geçmiş zamanda kuracağımız cümleler de bir hareket yoksa yani gitmek, yaşamak, yemek gibi FİİLVERB gibi, bu durumda BE yardımcı fiilini kullanmak zorunda kalırız. Başka türlü o cümleye geçmiş zaman havasını veremeyiz. Zaten yukarıda ikisi içinde örnek verilmiş. WERE HE-SHE-IT, WAS İSE DİĞER ŞAHIS ZAMİRLERİNDE KULLANILIR. OLUMSUZ HALLERİ WASN’T- WEREN’T ÜNİTE 6 Is there? Are there? Yol tarifi Is there/Are there? Var mı anlamında kullanılır. Is there"tekil"; are there "çoğul" şeylerin varlığını sorarken kullanılır. behind Arkasında in front of Önünde next to Yanında Between Arasında Inside İçinde Outside Dışında On first street İlk sokakta. On the corner of Main and First İlk ana caddenin köşesinde Across the street from opposite Sokağın karşısında * Is there an Internet café near here? Buranın yakınlarında internet kafe var mı? Yes, there is. There is one on Main StreetEvet,var. Ana caddenin üzerinde bir tane var. No, there isn't one. Hayır, yok. *Are there any cash machines near here? Buranın yakınında hiç para makineleri[ATM] var mı? Yes, there are. There are some outside the bank. Evet, var. Bankanın dışında var. Yes, there's one over there. Evet, orada bir tane var. No, there aren't any Hayır, yok. BOOKSTORE Kitapçı RESTROOM Tuvalet/hela PAY PHONE Ankesörlü/ Jetonlu telefon A JEWELRY STORE Kuyumcu RESTAURANTS Lokantalar A KARAOKE CLUP GAS STATIONS Benzinci AN ELECTRONICS STORE Elektronik mağazası OFFERS AND REQUESTS WITH "Can" and "Could" Teklifler ve Talepler.... can-could CAN yapabilmek anlamındadır. COULD ise taleplerini daha kibarca söylemek için kullanılır. Ayrıca COULD "can"'in geçmiş zamanıdır da. TEKLİFLEROFFERS Can I help you? Sana yardım edebilir miyim? What can I do? Ne yapabilirim? How can I help? Nasıl yardımcı olabilirim? TALEPLER REQUESTS Can you help me? Bana yardım eder misin? Can you tell me how to get to the aquarium? Söyler misin nasıl akvaryum alabilirim? Could you give me directions? Bana yol tarifi verir misin? VİZE SONU ÜNİTE 7 INFINITIVES FOR REASONSNEDENLERLE/SEBEPLERLE MASTARLAR; IT'S + ADJECTIVE + TO... >Mastarları, yani infinitives, bir kişinin amacı hakkında konuşmak için kullanılır. > Infinitive kelimesini gördünüz mü aklınıza hemen "to" gelmeli çünkü ancak "to" ile kullanılırlar. > ise "Infinitive" kalıbını, sebep ve ifadeler sonrası mastarları için kullanabilirsiniz. ÖRNEK CÜMLELERE BAKALIM +It's good TO SEE you again seni yeniden görmek güzel +I'm going to Puerto Rico TO SEE my relatives.Akrabalarımı GÖRMEK İÇİN puerto rico'ya gidiyorum. TO burada "için" manasına dönüşmüştür. TO SEE Görmek için oldu. Bunun ne zaman "için" gibi manalara geldiğini anlamak için cümleyi anlamak gereklidir arkadaşlar. -Is it easy to find bargains online?Çevrimiçi pazarlık bulması kolay mı? +I need to go shopping TO GET a suitcase.Bavul almak için alışverişe gitmem gerekir. -It's easy TO DO Bunu yapmak çok kolay. +I have to go online TO FIND a flight. Bir uçak bulmak için internete girmem gerekir. -It's not hard TO DO Bunu yapmak zor değil. ADVICE AND SUGGESTIONS Tavsiye ve Öneriler > İnsanlara tavsiye ve öneri vermek "should, could, neet to" gibi kalıplar kullanabilirsiniz. ADVICETavsiye >What should I take? Ne almalıyım? >Should I take these shoes? Bu ayakkabıları almalı mıyım? >You should take a hat. Bir şapka almalısın. >You shouldn't take high heels. Yüksek topuklu almamalısın. >You could borrow your dad's hat. Babanın şapkasını ödünç alabilirsin. >You need to have warm clothes. Sıcak giyisilerin olması gerek. SUGGESTIONS ÖNERİLER >DO YOU WANT TO pack some other shoes? Başka bir ayakkabı paketi ister misin? >WHY DON'T YOU take a hat? Neden bir şapka almıyorsun? >IT'S A GOOD IDEA TO pack a jacket. Ceketi paketlemek iyi bir fikir. >TAKE a flashlight. Bir el feneri al. >DON'T FORGET TO pack some batteries. Pil paketlerini unutma. NOTICE "conversation strategy" konusunu çalışmayı unutmayın. Burada sadece DİL BİLGİSİ anlatılmıştır. ÜNİTE 8 • WHOSE...? POSSESSIVE PRONOUNS KİMİN?... İYELİK ZAMİRLERİ Possessive pronouns Türkçe’ye genelde, benim ki, senin ki, onun ki diye çevrilen kelimelerdir. En önemli özelliği kendisinden sonra isim kullanılmamasıdır. Aşağıdaki tabloları ve örnekleri inceleyiniz. I BenMe Beni/BanaMy Benim Mine Benim kiYou SenYou Seni/SanaYour SeninYours Senin kiHe O erkekHim Onu/OnaHis OnunHis Onun kiShe O kadınHer Onu/OnaHer OnunHers Onun kilt O cansız/hayvanIt Onu/OnaIts OnunIts Onun kiWe BizUs Bizi/BizeOur BizimOurs Bizim kiYou SizYou Sizi/SizeYour SizinYours Sizin kiThey OnlarThem Onları/OnlaraTheir OnlarınTheirs Onların ki KULLANIM > Possessive Adjectives’lerden my, your, his sonra mutlaka bir isim kullanırız. - My hands are cold. Ellerim soğuktur. - My book is expensive. Onun kitabı pahalıdır - Her teacher is from Canada. Onun öğretmeni Kanada’lıdır. > Possessive Pronouns’lardan mine, your, hers bir isim kullanamayız. Aşağıdaki tabloyu inceleyiniz. Possessive AdjectivesPossessive PronounsIt is my book O benim kitabımdırIt is mine O benimkidirIt is your book O senin kitabındırIt is yours O seninkidir It is his book O, onun kitabıdırIt is his O, onunkidirIt is her book O, onun kitabıdırIt is hers O, onunkidirIt is our book O bizim kitabımızdırIt is ours O, bizimkidirIt is their book O, onların kitabıdırIt is their O, onlarınkidir EXAMPLES ÖRNEKLER - Is this pen mine or yours? Bu kalem benim ki mi, senin ki mi? - I didn’t have an umbrella. Sue gave me hers. Benim şemsiyem yoktu. Ann kendisininkini bana verdi.- It is our problem. Not theirs. Bu bizim problemimiz. Onların değil. > friend kelimesinden sonra genelde possessive pronouns kullanılır. - He is a friend of mine. O benim arkadaşım - Are those girls friends of yours? Şu kızlar sizin arkadaşınız mı > Yukarıda belirtilen kurallara göre aşağıdaki cümleler yanlıştır. - This is mine book. Doğrusu - This is my book - This book isn’t mine. It is your. Doğrusu - This book isn’t mine. It is yours. ORDER OF ADJECTIVES; PRONOUNS "ONE" AND "ONES" Örneğin, Bir mağazada ayakkabı almak istediğinizi söylüyorsunuz. Satıcı size hangisi olduğunu soruyor. Siz de “kırmızı ayakkabı”yı almak istiyorsunuz ama bunu söylerken “kırmızı ayakkabı” demenize gerek yok. “kırmızı olan” veya “kırmızı olanlar” diyebilirsiniz. Bu da ngilizce “one” ve “ones” ile ifade edilir. Yani, kısacası daha önce bahsetmiş olduğumuz ya da kişiler tarafından bilinen bir şeyin tekrarından bahsetmemiz gerektiğinde One ve Ones zamirlerini kullanırız AI like the big rug Büyük kırmızı halıyı seviyorum BI like the blue ONE in the middle. Ortadaki mavi olanı seviyorum. Tekil şeyleri ifade edeceğinizde “ONE” Çoğul şeyleri ifade edeceğinizde “ONES” kullanırsınız. ÜNİTE 9 PAST cONTINUOUS STATEMENTS İngilizce'de "Past Continuous" bir olayın bir zaman dilimi süresince olmaya devam ettiğini belirtmek için kullanılır. Genellikle bağlaç yardımı ile "Past Simple" ile beraber kullanılmaktadır. In English we use Past Continuous to talk about an action taking place during a period of time. We usually use it with Past Simple. FORM was/were + verb + ing ŞEKİL was/were + fiil + ing USE 1 Interrupted Action in the Past Kullanım Şekli 1 Geçmiş zamanda yarıda kesilen eylem Use the Past Continuous to show that a longer action in the past was interrupted. The interruption is usually a shorter action in the Past Simple. Remember this can be a real interruption or just an interruption in time. "Past Continuous" geçmiş zamanda yarıda kesilen duraksatılan daha uzun süreli bir eylemii belirtmek için kullanılır. Kesilme genellikle "Past Simple" formunda meydana gelir. Examples Örneğin I was cooking dinner when she phoned. O aradığında televizyon izliyordum. When the phone rang, she was cooking dinner. Telefon çalıdığında yazı yazıyordum. While we were cycling in the park, it started to rain. Biz piknik yapıyorken yağmur başladı. What were you doing when the police turned up? Deprem başladığında ne yapıyordun? I was wearing earplugs, so I didn't hear my alarm. iPod dinliyordum, o yüzden yangın alarmını duymadım. You were not listening to the teacher when she gave us our homework. Fırını kapa dediğimde beni dinlemiyordun. While Alex was exercising, someone stole his bike. Dün gece John uyurken, birileri arabasını çalmış. William was waiting for me when I arrived at the station.. Uçaktan indiğimizde Sammy bizi bekliyordu. While I was watching TV, the power went off. Email'i yazarken bilgisayar birden kapandı. A What were you doing when you had the car accident? Bacağını kırdığında ne yapıyordun? B I was texting a friend. Snowboard yapıyordum. USE 2 Specific Time as an Interruption Kullanım Şekli 2 Spesifik bir zaman dilimi In USE 1, described above, the Past Continuous is interrupted by a shorter action in the Past Simple. However, you can also use a specific time as an interruption. Yukarıda açıklanan kullanım şekli 1'de "Past Continuous" "Past Simple" formunda başka bir olay nedeni ile kesintiye uğramıştı Examples ÖrneklerSmile Last night at 6 PM, I was travelling home. Geçen akşam saat 1800’da, eve doğru yolda gidiyordum At midnight, I was still studying for my exam. Gece yarısı vakti, halen sınavıma çalışıyordum Yesterday at this time, I was sitting on a beach in Australia. Dün bu sıralarda, Avustralya’da bir plajda oturuyordum IMPORTANT ÖNEMLİ In the Past Simple, a specific time is used to show when an action began or finished. In the Past Continuous, a specific time only interrupts the action. Geçmiş Zamanda bir eylemin ne zaman başladığı veya bittiğini gösteren belirli bir zaman Geçmiş Zamanda, sadece belli bir zaman dilimi eyleme ara verdirir. Examples ÖrneklerSmile Last night at 6 PM, I travelled home. Dün akşam saat 1800’de, eve doğru gitmiştim I started travelling at 6 PM. Saat 1800’de yolculuğa başladım Last night at 6 PM, I was travelling home. Dün akşam saat 1800’de, eve doğru gidiyordum I started earlier; and at 6 PM, I was in the process of travelling home. Daha önce başladım; ve saat 1800’de, eve yolculuk etme sürecinde bulunuyordum USE 3 Parallel Actions KULLANIM ŞEKLİ 3 Paralel Eylemler When you use the Past Continuous with two actions in the same sentence, it means that both actions were happening at the same time. The actions are parallel. Sürekli Geçmiş Zamanı Past Continous iki eylem ile birlikte aynı cümlede kullanırsanız, bu her iki eyleminde aynı sırada meydana geldiği anlamına gelir. Eylemler birbirlerine paraleldir. Examples ÖrneklerSmile I was swimming while he was sunbathing. O güneşlenirken ben yüzüyordum While Emily was cooking, Brian was doing his homework. Emily yemek pişirirken, Brian ev ödevini yapıyordu Were you listening when I was speaking to you? Ben seninle konuşurken sen beni dinliyor muydun? They were sitting by the pool, sipping cocktails, and talking about life. Onlar yüzme havuzunun kenarında oturuyor, kokteyllerinden yudumluyor, ve hayat hakkında konuşuyorlardı NOTICE Geçmişte olmuş bir hikayeyi anlatırken past cont. kullanın ve geçmiş eylemi simple past ile bitirerek tamamlayın. Wink ÖRNEK I was talking to a woman, and I missed my stop. Kadınla konuşuyordum ve durağımı kaçırdım. PAST CONTINOUS QUESTIONS; REFLEXIVE PRONOUNSDönüşlü Zamirler PAST CONTINOUS zamanını soru şeklini göreceğiz. +WERE you SKIING with a friend? No, I wasn't. I was by myself. Arkadaşınla birlikte mi kayak yapıyordun? Hayır, tek başımaydım. SIMPLE PAST soru şekli +DID you HURT yourself? Yes, I DID. Kendini incittin mi? Evet, incittim. REFLEXIVE PRONOUNSDönüşlü Zamirler Dönüşlülük zamirleri kendi’ kelimesinin şahıslara göre çekimlenmesi ile ortaya çıkan zamirlerdir. Bu zamirler İngilizcede birinci tekil şahıs, ikinci tekil şahıs ve üçüncü tekil şahıs için “self’ eki ile, birinci çoğul şahıs, ikinci çoğul şahıs ve üçüncü çoğul şahıs için ise “selves” eki ile oluşturulmaktadır. Dönüşlülük zamirleri cümledeki özne ve nesnenin aynı olduğu durumlarda kullanılan zamirlerdir. Aşağıda tüm şahıslar için olan dönüşlülük zamirlerini inceleyelim. Kendim = Myself Kendin = Yourself Kendi erkek için = Himself Kendi kız için = Herself Kendi insan dışı varlıklar için = Itself Kendimiz = Ourselves Kendiniz = Yourselves Kendileri = Themselves ÜNİTE 10 COMPARATIVE ADJECTIVES The Comparative Form Karşılaştırma durumu The comparative form, which is made by adding -er or a preceding more to the adjective, shows either a greater degree or makes a comparison between two persons or things. Sıfatlara -er son eki eklemek ya da önlerine more kelimesi getirmek yoluyla oluşturulan karşılaştırma durumu, ya sıfatın anlamını pekiştirir, ya da iki kişi ya da nesne arasında karşılaştırma yapılmasını sağlar. Examples Örnekler They chose a darker brown paint than their neighbors. Komşularınınkinden daha koyu kahverengi bir boya seçtiler. This apple is bigger. Bu elma daha büyük. This apple is smaller. Bu elma daha küçük. This man is taller. Bu adam daha uzun. This man is shorter. Bu adam daha kısa. Swimming is less dangerous. Yüzme daha az tehlikelidir. Bungee-jumping is more dangerous. Bungee-jumping daha tehlikelidir. More Daha anlamında iken, Less Az anlamındadır. Letters are more personal than e-mail Mektuplar, e-postalardan daha kişiseldir. Video conferences are less expensine than trips Video görüşmeleri seyahatlerden az pahalıdıryani daha ucuzmuş Smile . Bunun istisnai durumları vardır. Düzensiz fiiller farklı şekille bürünürler. GOOD> BETTER BAD>WORSE FUN> MORE FUN funner ya da funnier değil MORE, LESS, FEWER More Daha fazla Less Az Fewer Daha az SAYILABİLEN NESNELER İLE BİRLİKTE... I get MORE calls than youdo You get FEWER calls than I do. 1. Senden daha fazla arama yapıyorum. 2. Benden daha az arama yapıyorsun. SAYILAMAYAN NESNELER İLE BİRLİKTE... I spend MORE time on the phone. You spend LESS time on the phone. Ben telefonda daha fazla zaman harcıyorum./ Sen telefonda az zaman harcıyorsun. FİİLLER İLE BİRLİKTE... She talks MORE than he does. He talks LESS than she does. O, ondan daha çok konuşuyor./ O, ondan az konuşuyor. ÜNİTE 11 DESCRIBING PEOPLE; HAVE GOT Açıklanan insanlar; var >HAVE GOT "Var olmak" demektir. Bir kişi/lerde bir şeyin var olduğunu söylemek için kullanırız. Amerika'da genelde "got" kullanılmasada ingilterede "got" kullanılır. Bu ayrımı kafanızda tutun ki kafanız karışmasın; bu durumla karşılaşırsanız. >What does Hayley look like? Hayley neye benziyor? She is tall and thin O uzun ve ince >How tall is her father? Babası ne kadar uzun? He's six foot seven inches tall. NOTICE Foot ve Inhes, onlara özgü bir boy ölçüleridir. Smile derseniz ingilizler kös kös bakarlar. Bu ölçümler karşısında ise biz kös kös bakıyoruz elbette. Öğrenmek biraz zaman alabilir; ben daha öğrenme gereği hissetmedim. Uyuz adamlar ya! >What color is Hayley's hair? Hayley'in saçı ne renk? It's blond sarışın Buraya kadar bir kişinin fiziksel özelliklerini tanımlayı öğrendik. Şimdi, aynı şeyi have got kullanarak yapalım. >Who has got curly hair?Kimin saçı kıvırcık? I do. I've got curly hair. Ben! Kıvırcık saçım var. >He's got blond hair sarışın/sarı saçı var. I'VE GOT> I HAVE GOT HE/SHE'SS GOT> HE/SHE HAS GOT PHRASES WITH VERB + ING AND PREPOSITIONS Fiiler+ing ve edatlar ile Cümlecikler/Uyarılar Vallahi tam çevirebildiğimi söyleyemem ama dilim döndüğünce anlatmaya çalışayım. >İnsanları ve kimliklerini belirlemek için verb+ing ve edatlar kullanılır. ÖRNEKLER >She's the woman STANDING BY the table Masanın yanında duran kadın. WEARING black pants Siyah pantolon giyen kadın. >She's the one by the table O, masanın ordaki kişi. with the long hair O,Siyah saçlı kişi in the black shirt Siyah gömlekli kişi >Which one is your roomate? Hangisi senin oda arkadaşın? The woman WITH the long hair uzun saçlı kadın >Who's the guy TALKING to Rosa's roommate? Rosa'nın oda arkadaşıyla konuşan adam kim? WITH the yellow pants? That's her brother. Sarı pantolonlu olan mı? Onun erkek kardeşi. >Who's the guy IN the blue shirt? Mavi gömlekli adam kim? Which one? The one WITH glasses? That's Jason. Hangisi? Gözlüklü olan mı? O JAson. ONE ve ONES kelimelerinin genelde bizde doğrudan Türkçe karşılığı yoktur. Bu kafanızı karıştırmasın. Muhakkak İngilizce de kullanın. ÜNİTE 12 FUTURE WITH WILL, MAY and MIGHT + Gelecekle ilgili gerçekler ve tahminler için WILL kullanırız. >It'll be expensive to travel around Europe Avrupayı gezmek pahalı olacak. >The baby will keep us busy Bebek bizi meşgul edecek. >I will be 25 in March 25 Martta 25 olacağım. >It won't will notbe easy to find a jop. Bir iş bulmak kolay olmayacak. 1+Gelecekle ilgili, %100 emin olmadığınız konuları konuşurken MAY ve MIGHT kullanırız ki ikisi de aynı anlama gelir "olabilir". 2+Aynı zamanda "will" de kullanabiliriz ama tek başına iken olmaz. Yanına I guesstahminen, I thinkgaliba, Maybe belki ve probablymuhtemelen eklemek gerekmektedir. NOTICE Yapmaya çoktan karar verdiğiniz veya tarsarladığınız, yani yapma olasılığınız %100 olan gelecek konuşmaları WILL ile değil, "GOING TO" VEYA "PRESENT CONT." kullanın yani Şimdiki zaman. Şimdiki zaman kullanırken büyük olasılıkla konuşma esnasında geçen konuların akışı yüzünden o cümlenin "gelecekle ilgili bir hazırlık" cümlesi olduğu anlaşılacak olsada tavsiyem gelecek belirten bir ifade kullanarak karşıya yardımcı olmanızdır. ÖRNEK I will move to Europe next year DEĞİL! Gelecek zaman I'm going to move to Europe next year. Gelecek yıl avrupaya taşınacağım. Şimdiki zaman I'm moving to Europe next year. Gelecek yıl Avrupa'ya taşınıyorum. PRESENT TENSE VERBS WITH FUTURE MEANING IF Şartlı cümledir ve "eğer" manasını verir. WHEN "Ne zaman" "-DIĞI; -DIĞINDA anlamındadır. Bu konuda "Ne zaman şunu yapsam bu oluyor, mezun olduğumda şunu yapacağım." gibi manalarda kullanılmakta. AFTER Sonra demektir. BEFORE Önce demektir. +What are you going to do WHEN YOU GRADUATE? MEZUN OLDUĞUN ZAMAN ne yapacaksın? -IF I GET good grades, I may go to law school. EĞER GÜZEL DERECE ALIRSAM, Hukuk fakültesine gidebilirim. +My parents will be disappointed IF I DON'T GO into law. EĞER HUKUĞA GİTMEZ İSEM ailem hayal kırıklığına uğrayacak. -AFTER I GRADUATE, I will be able to work in their firm. MEZUNİYETİMDEN SONRA onların firmasında çalışmam mümkün olur. +I need to decide BEFORE I GO home for the summer. YAZ İÇİN EVE GİTMEDEN ÖNCE karar vermem gerekiyor.
İngilizce ben de, sen de, o da gibi anlamlar ifade etmek için kullanılan Also Too Either ın kullanımı konusu ve bu sözcüklerin kullanımını örnek cümleler ile açıklayan konu anlatımı. Konu Başlıkları ilgili konu başlığına ulaşmak için yazının üstüne Tıklayınız Too Ne demektir nerelerde ve nasıl kullanılır Also Ne demektir nasıl ve nerlerde kullanılır Either Ne demektir nasıl nerede kullanılır Too Kullanımı Ne demektir nerelerde ve nasıl kullanılırKarşımızda kişinin söylediğini olumlu cümlelere karşılık vererek onaylamak için kullanılır. Böyle bir durumda karşımızdaki kişiye “ ben de, siz de, o da, biz de, onlar da” demiş oluruz. Too herzaman cümlenin en sonuna getirilir. Diğer bir deyişle cümle normal olarak kurulup sonuna “Too” getirilir. Eğer kısa şekli kullanılmak istenirse Önce özne sonra yardımcı fill sonrada “too” Fatma speaks French. Elif speaks French too – Fatma Fransızca bilir. Elif de Fransızca bilir Meriç is a German citizen. Bilal is German citizen too– Meriç Alman vatandaşıdır. Bilal de Alman vatandaşıdır. Yukarıdaki iki örnekte Too’nun herhangi bir cümlede kullanımı verilmiş ve kullanım kural gereği Too cümlenin sonuna getirilmiştir. Too’nun Kısa KullanımıA-Belma is a Nurse- Belma Hemşiredir B-Nesrin is Too – Nesrin’de Nesrin is Too dedik çünkü A cümlesinde yardımcı fiil is kullanılmıştır A-They are university students – Onlar üniversite We are too – Bizde We are too dedik çünkü A cümlesinde yardımcı fiil olarak are kullanılmıştır. A-We always eat our dinner about 8 pm – Biz akşam yemeğini herzaman saat 8 civarınde yeriz B- We do too- Biz de Biz de demek için We do too dedik. Bunun sebebi We always eat …. Present simple tense dir. Present simple tense de soru sormak için Do ve Does kullandığımız için Too nun kısa olarak söylenişinde özenin arkasına Present simple tense de soru sormak için kullandığımız Do yu getirdik. Not Too nun ingilizcede kısa kullanımında cevap verirken daima soru sormak için öznenin başına getirdiğimiz yardımcı fiili öznenin arkasına getirir sonrasında too yu kullanırız. Buna karşın konuşma dilinde sıkça Özne + too formu kullanılır. Bü yüzden eğer bir sınava hazırlanmıyosanız too nun kısa formu için aşağıdaki kalıpları kullanmanızı tavsiye ederiz. I too- Ben de You too –Sen de / Siz de He too- O da erkek /eril She too – O da dişi / dişil We too – Biz de The too – Onlar da Not Too asla olumsuz cümlelerde kullanılmaz. Olumsuz Cümlelerde either kullanırız. Bakınız Either Ne demektir nasıl nerede kullanılır. ALSO Kullanımı Ne demektir nasıl ve nerlerde kullanılır Also da Too ile aynı -de,da anlama gelir buna karşın Too cümlenin sonunda yer almasına karşın Also cümlede ilk yardımcı fiiilden sonra gelir. Eğer cümle Simple Present tense yada Simple Past tense ile kurulmuş ise özneden hemen sonra gelir. Not Also daima cümlede bulunan ilk yardımcı am,is are,was ,were, have,has,had will,would,should,can, could, may,might etc… fiilden sonra gelir. Eğer cümle Simple present tense veya Simple past tense ile kurulmuş ise o zaman özneden sonra gelir. Soru cümlelerinde direk olarak özneden sonra cümlelerA- Sally is a Canadian – Sally Kanadalıdır B- Jamie is also Candian – Jamie’de Kanadalıdır. Jamie nin de Kanadalı olduğunu vurgulamak için diğer bir deyişle Jamie’de demek için cümlede ilk yardımcı fiil olan is’den sonra also kullandık A- I have been in Hong Kong- Ben Hon kong da mother has also been in Hong kong – Benim Annem’de Hon Kong’da bulundu. Cümlede bulunan ilk yardımcı fiil has olduğu için has den sonra also kullandık. A-Çisem can speak Spanish – Çizem İspanyolca can also speak Spanish- Eminede İspanyolca konuşabilir. Can yardımcı fiilinden sonra also kullandık My father works very hard- Babam çok çalışıyor My father also works very hard- Benim babamda çok çalışır. cümle simple present tense de kurulduğu için also özneden sonra kullanılmıştır A- I worked in hospital for 20 years- Ben 20 yıl hastanede çalıştımB-My mother also worked in hospital –Benim annemde hastanede çalıştı. cümle simpe past tense de kurulduğu içim also özneden hemen sonra kulanılmıştır. Not Also asla olumsuz cümlelerde kullanılmaz. Olumsuz Cümlelerde either kullanırız. Bakınız Either Ne demektir nasıl nerede kullanılır Either kullanımı Ne demektir nasıl nerede kullanılır Karşımızdaki kişinin kurmuş olduğu olumsuz cümlelerde “ben de, siz de, o da, biz de, onlar da” diyerek onaylamak için kullanılır. Bu tür cümelerde karşımızdaki kişi genellikle kendisinin veya başkasının yapmamış olduğu bir şey/şelerden herzaman cümlenin en sonuna getirilir. Diğer bir deyişle normal bir şekilde olumsuz cümle kurar ve sonuna “Either” getiririz. Eğer kısa şekli kullanılmak istenirse Too’nun kısa kullanımında olduğu gibi Önce özne sonra yardımcı fill sonrada “Either” kullanılır. Örnek cümleler Fatma doesn’t speak French. Elif doesn’t speak French either– Fatma Fransızca bilmez Elif de Fransızca bilmez. Meriç is not a German citizen. Bilal is not German citizen either– Meriç Alman vatandaşı değildir. Bilal de Alman vatandaşı değildir. Yukarıdaki iki örnekte Either’ın herhangi bir cümlede kullanımı verilmiş ve kullanım kural gereği either cümlenin sonuna getirilmiştir.
so do ı neither do ı konu anlatımı